KOCA ÖKÜZÜN ÖLÜMÜ

Yusuf, titreyen elleriyle ılgınları araladı. Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini, büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü. Önünde bir bataklık, bulanık suların ortasına doğru, bir yarımada şeklinde uzanıyordu. Yarımada, nehrin en derin bir noktasına kadar yürümüştü. Yığın yığın sarı miller, yakıcı mayıs güneşinin altıda, ıslak ıslak parlıyordu. Yusuf, bir zaman daha sulara, bataklığa baktı. Sonra birdenbire kalbi durur gibi oldu. Bir an gözlerini yumdu. Açtığı vakit, iki damla, yaş, bembeyaz sakalına yuvarlandı. Güçlükle iki üç adım daha attı; ılgınlardan kurtuldu. Sonra dizlerinin bağı çözüldü. Oracığa, kumların üzerine çöküverdi. Titreyen ellerini dizlerin dayadı. Ellerinin, dizlerinin sarsılması bir zaman sonra kesildi. Taştan bir heykel gibi, nehrin bulanık sularına doğru uzanan bataklığa baktı kaldı.

Yusuf, koca öküzü üç gündür aramadık yer bırakmamıştı.

İlk aklına gelen, onun bir ziyana girip kolcular tarafından götürülüp tokata kapatılması olmuştu. Fakat elin ekilmiş tarlasına ziyana girmek, koca öküzün âdeti değildi. Bütün beraber yaşadıkları uzun senelerde ne Yusuf, ne de koca öküz, haram mal yememişti. Yusuf’un ümidi boşa çıkmadı: Koca öküz, ziyana girmemişti. Yusuf, üç gündür, köyüne yakın çiftlikleri, dağı bayırı dolaşmış, önüne gelene koca öküzü sormuştu. Fakat bir türlü onun nehrin öte yakasına geçmeye niyetleneceğini hatırına getirmemişti. Nihayet bu sabah, bu ihtimal zihnini kurcalamış; kalkmış, oğluna, “ Sen, şu yakaya git” emrini vermiş, kendisi de nehrin bu yakasını tutmuştu.

Yusuf uzun zaman olduğu yerde, kılını bile kıpırdatmadan kaldı. Neden sonra oğlu gelip yanına çökünce kendine geldi. Delikanlı, gözlerini dikmiş babasına bakıyordu. Boğuk bir sesle:

“Bulamadım.” dedi. Baba da gözlerini dikmiş, bataklığın üzerinde dolaşan iki kartala bakıyordu.

“Ben, buldum!” diye mırıldandı. Genç adam, babasının baktığı istikamete döndü…

Yazan: Samim Kocagöz
Seslendiren: Mahmut Gökgöz

5 thoughts on “KOCA ÖKÜZÜN ÖLÜMÜ

    1. Şahsen bu hikaye en çok sevdiğim sesli öykülerden birisi. Fakir bir ailenin en önemli varlığının “koca öküzün” kaybolduktan sonra ölüsünün bulunmasını anlatırken sahibi ile öküz arasında da bir kader ortaklığı kuruyor.
      “ Ne de olsa kötü ölüm bu.” diye mırıldandı, “ çamurlara yuvarlanıp batmak. Çıkayım dedikçe batmak, çıkamamak… Düşmanlarına karşı kendini koruyamamak… En sonunda gözlerine baka baka düşmanına kendini yedirmek… Hem de kime… Çakal gibi ciğeri beş para etmez korkak bir düşmana! Tuh! Allah belâsını versin… ****** bir iş bu… Kırk yıldır ben de böyle battım ya… Başkalarının tarlalarında işlemekten ben de bıktım. Koca öküz de…”

      1. Yanıtınız için çok teşekkür ederim. Aslında ben de aynı şeyi düşünmüştüm ama seslendirmekten kaynaklı mıdır yoksa başka bir sebepten midir bir türlü ana düşünceyi yakaladığıma ikna olamamıştım. Ama şimdi ikna oldum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir